Pencere önünde bekleyiş sıkıntısına benzetiyorum, bazen seninle hayata dair konuşmalarımızı. Gidenler, kalanlar ve içinden kimselere göstermediğin ince bir sızıyla, yazdıklarını okurken şaşırıveriyorum. İşte o zaman duaya başlamadan önceki sessizlik yayılıyor etrafa. Duvarlardaki yazıların solmuş boyaları dökülüyor usulca. İnceden bir yel esiyor, hatıraların üstünden.