Hatırlamak çocukluktan itibaren bağlandığım, benzersiz ve büyülü bir eylemdi benim için. Geçmişi mekânlarıyla, olayların akışıyla, günü, saati ve mevsimiyle, hava sıcaklığıyla, kalabalık oluşu ya da ıssızlığıyla, kıyafetleriyle, modasıyla, hatta ruh halleriyle ve yüz ifadeleriyle hatırlıyordum. Hayat geçiyor, değişen hislerin tortusu birikiyor ve ben sesleri, sonsuzlukta yok olan cümleleri, zamanın ruhunu ve hissiyatını, geçmişin ekonomisini ve siyasetini bir türlü unutamıyordum.